Bu yazıyı, Atatürk’ün Afyonkarahisar’da kolordu dairesinde hitap ettiği Türk Subayı, Gençliğe Hitabe’de ve Bursa Nutku’nda Cumhuriyetin koruyucusu olduğuna inandığı Türk Genci ve omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın dediği Türk Kadını olarak kaleme alıyorum.

Yakın zamanda 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutladık. Türk ulusunun, ebedi Başkomutanı ve silah arkadaşlarının liderliğinde, kesin zaferli kurtuluşunun günüdür.

Fakat bu gün bir grup vardır ki, kimse onlardan daha fazla gururlu olamaz. Kimse onlardan daha fazla bu günün ruhunu hissedemez. Tüm gözler onların üzerindedir. 2200 yıllık Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en genç Teğmenleridir onlar.

Aynı zamanda Türk milletinin de bir ferdi olan TSK’nın gözbebeği Harbiyeli için 30 Ağustos çift bayramdır. Yıllardır çizgi olarak omzunda taşıdığı rütbesini yıldıza, kuşandığı Meç’ini Kılıç’a, “Harbiyeli tekmiliniTeğmen tekmiline dönüştürdüğü gündür.

Fakat bir yandan da hüzünlüdür Harbiyeli. Genç yaşında ailesinden ayrılıp geldiği Yuvasından uçma zamanıdır. Silah arkadaşlarıyla bir arada olduğu, uygun adım yürüdüğü son gündür. Yoğun bir eğitim sonrası odasına gelip kardeşleriyle dinlendiği son gündür. Yaz sıcağında asfaltta süründüğü son gündür. Koşuda kardeşini tutup çektiği son gündür. Yıllardır okulun tüm köşelerinde haykırdığı Harbiye Marşını okuduğu son gündür. Mustafa Kemal’in sıra arkadaşı olduğu son gündür.

Şimdi sıra, Atatürk’ün silah arkadaşı olma günüdür.

Sabah uyanır, heyecandan kahvaltısını bile yapamaz belki. Ailesini/sevdiklerini arar, yaklaştınız mı diye sorar. Birkaç içtimaya katılır, koşuşturur. 5 yıldır ayaklarının yankılandığı, seslerinin duyulduğu, terinin aktığı bu koskoca okula bakar. İçinde her türlü duyguyu hissettiği, pişmanlık hariç, üniformasına bakar. Onun çamurlu, karlı, ıslak her türlü halini görmüş odasına bakar. Baktığı her yerde koskoca 5 yıl bir film şeridi gibi gözlerinin önüne gelir. Ağlamamak için zor durur, onun için daha zaman vardır.

Saatler yaklaşır. Jilet gibi olmuş üniformasını giyer, kılıcını kuşanır. İç bahçeye iner. Galaksi gibidir her yer, güneş ışığının vurmasıyla parıldar tüm omuzlar. Hangi kardeşiyle gurur duyacağını şaşırır. Belki şimdi ağlayabilir.

30 Ağustos yalnızca vatan topraklarının zaferi değildir Harbiyeli için. Yıllardır kendisiyle verdiği savaşın da zaferidir. Artık Büyük Komutanların saflarına katılma zaferidir. Başaracağım diye yola çıkıp başardım diyebilme zaferidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir