Batı ile Batı’ya Rağmen: Çevre Ülkelerin Konumuna Parasal Bir Bakış

Günümüzün dünyasında iktisadi kalkınma akıntıya karşı yüzmek midir? Küresel boyutta asimetrik ve engelleyici güçlerden bahsedebilir miyiz? Ya da aksine gelişmenin yolu sisteme tam bir entegrasyondan mı geçiyor? Aslında bu sorular Modernleşme Okulu’nun sorgulanmaya başlandığı 1950’lerden beri literatürü bolca meşgul etmektedir. Yüzyılın ortasında kalkınmanın Merkez’e (Batı’ya) rağmen başarılabileceği tezi onunla birlikte başarılabileceği tezini yenmişti. Ne var […]

İşçilerin Refahı Neden Hepimiz İçin Önemli?

Giriş Ekonomik gidişat, son yıllarda hepimizi fazlasıyla düşündüren ve Türk kamuoyunu sürekli meşgul eden meselelerden belki de en önemlisi. Özellikle alım gücünün düşmesi, ucuz işgücü problemi, sınıfsal geçirgenliğin azalması ve zam politikalarının yetersizliği, yaklaşık 80 milyon insanı yatay kesen kritik sorunlar olarak gündemimizde yer almaya devam ediyor. Bu zamana kadar farklı cenahlardan ekonomi politikalarına dair […]

Bebek Sanayi Hipotezi ve Ekonomik Kalkınma

Niçin bazı ülkeler kalkınır? Bu soru, uzun bir süredir sosyal bilimlerin merkezini işgal etmektedir. Durum böyle olunca da bu soruya verilmiş birçok farklı cevap mevcuttur. Verilen cevaplar; kurumlar, kültür, coğrafya vb. gibi birçok farklı başlıkta toplanabilir. Bu açıklamalar arasında, muhtemelen ezber bozucu niteliğinden dolayı özellikle en ilgi görenlerden birisi de “Bebek Sanayi Hipotezi”(“Infant Industry Argument)’dir. […]

ABD Çin’e Karşı: “İki Yaldızlı Çağ”ın Çarpışması

“Ancak maddi ve kültürel yaşamdaki tüm ilerlemelere rağmen, bir şeylerin yanlış gittiği hissi baki kaldı (…) bir vida gevşemiş ve böylece çarklar dengesini kaybetmişti. Refah, yakın geçmişte yaşanan krizin de ortaya koyduğu gibi kırılgandı. Eşitsizlik (…) her zamankinden daha belirgin hale gelmişti. Kapitalistler hükümeti kontrol ediyordu.” Bu pasajda, “American Colossus” kitabının yazarı tarihçi H.W. Brands, […]

Merkez Bankası Bağımsızlığını Savunmak: Bir Düşünce Yazısı

20 Eylül 2024 tarihinde Dizgin’de çok ilginç bir iktisat yazısının Türkçe çevirisi yayınlandı.[1] Bahsi geçen yazıda, artık bugün neredeyse kültleşmiş bir ezbere dönüşen bağımsız merkez bankacılığı söylemi eleştirel bir biçimde masaya yatırılmaktaydı. Yazının teması ilginç olunca, ben de Twitter (X)’da kendimi tutamayıp yazının eleştirel perspektifinde ciddi eksikler olduğunu ifade ettiğim bir alıntı girdim [2], dergiden […]

Merkez Bankası Bağımsızlığına Ölüm

“Merkez Bankası Bağımsızlığı fikri, iktisadi elitlerin azınlık tiranlığını teşkil eder ve işlevsel finans peşinde, toplumun bilinçli siyasal uzlaşısını kasıtlı olarak sınırlama amacı taşır. Bu, rantiyecilerin çıkarlarını işçi sınıfının refahı pahasına destekleyen neoliberal bir Truva atıdır.” Merkez bankası bağımsızlığı (MBB), günümüzde para politikalarının yürütülmesindeki temel unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir ve çoğu çalışma, son otuz yılda […]

Büyümenin Dinamikleri ve Türkiye İçin Alternatif Bir Yol Aramak

Neoklasik iktisat, uzun yıllardır ekonomik analizde baskın bir paradigma olarak kabul edilmiştir. Arz ve talep arasındaki dengenin, bireylerin rasyonel kararları ve piyasa mekanizmalarının işleyişi ile sağlandığını savunan bu yaklaşım, ekonomik sorunların büyük ölçüde bireysel tercihlerin optimizasyonu yoluyla çözülebileceğini öne sürer. Örneğin bu optimizasyonun bir adımı, doğası gereği rasyonel düşünmeye ihtiyacı olmadığı iddia edilen devletin, piyasa […]

Cumhuriyet’in İşçisi Olmak I: İktisadi Kalkınmanın Bedeli

“Kemalist Devletçilik Anlayışının Bir Analizi” başlıklı yazımda da gösterdiğim gibi erken cumhuriyet döneminde özel sermaye birikimini önceleyen iktisat tahayyülü[1] çok güçlü bir iktisadi büyüme trendi yakalamıştı. Hatta Türkiye, 1927-1939 arasında en hızlı sanayileşen üç ülkeden birisi olma sıfatına nail olmuştu.[2] Fakat bu dönemi incelerken, bahsi geçen makalede de ifade ettiğim gibi, madalyonun diğer bir yüzünün olduğu da unutulmamalıdır. Fevkalade ekonomik büyümeye rağmen bu büyümenin tüm toplumsal sınıflara eşit dağıldığını ifade etmek çok zordur. İki bölümden