Cumhuriyet, Dizginleri Yeniden Ele Almalıdır!
“Türkiye, bir inkılâp içindedir. Bu inkılâp durmadı.” Bu iki cümle, Kadro Dergisinin ilk sayısındaki ilk satıra tekabül eder. Bu ifadeyi, bugünün şartlarında, aynı felsefeye yaslanarak dile getirecek olursak: “Türkiye, bir karşı inkılâp içindedir. Bu karşı inkılâp durmadı.”
Daha başlangıcında küresel bir kaosun içinde doğup büyüyen Türkiye’nin, özellikle Soğuk Savaş itibarıyla varlığının tüm katmanları hasar almıştır. Tanzimat’tan beri süregelen düşünsel ivmesi örselenmiş, kurumları zayıflamış, toplumsal dayanışması sarsılmıştır. Tutucu güçler koalisyonu, bu vaziyetin her aşamasına farklı yüzlerle iştirak etmiştir. Cumhuriyeti savunduğunu iddia edenler ise zamana karşı ucuzlaşmış ve hatta kurtuluş tüccarlığına soyunmuştur. Akademiden sivil topluma, sanattan piyasalara kadar her alanda yıkım tüm hızıyla devam etmektedir. Dizginler elden çıkmıştır!
Düşünce Köhneleşmiştir!
Vücut verdiği cumhuriyet şaheseri ve tüm beşerî meyvelerinin ardından insan aklı ve düşünce de bugün Türkiye’de iflas etme eşiğindedir. Bıçak kemiğe dayanmış durumdadır! Aklın timsali olması beklenen akademi; nepotizm ve intihal bataklığının da ötesinde hakikat arayışını iftiharla reddetmektedir. Aklın kuralsızlığı kural kabul edilmiş, gerçeklerin cımbızlanması telkin edilmekte ve rant sözcülüğü övülmektedir. Ülkenin zihnî sermayesi ziyan dişlisinde öğütülmektedir. Akıl Türkiye’de son itirazını 50 yıl önce haykırmış; dost görünümlü mirasyediler ise sessizliğe eşdeğer bayat propaganda ve kemikleşmiş ezberlere sarılmıştır. Hakikat yalnızdır!
Kitleler Yoksullaşmaktadır!
Türk halkı önce alım gücünü kaybetmiş ve yapayalnız bir şekilde yoksulluğa terk edilmiştir. Şehirli evsiz ve işsiz, köylü topraksız ve aletsiz bırakılmıştır. Halk kitleleri enflasyon adı altında mülksüzleşmektedir. Büyük holdingler ve bankalar kârlarını artırmaktayken ücretler asgariye yaklaşmakta, asgari ücret ise açlık sınırının altına yuvarlanmaktadır. Türk halkı OECD ortalamasından mislice mesai yapmakta, ancak günü bile kurtaramamaktadır! Kitleler hayatta kalmak için harcadıkları çabalarla zihnen o kadar meşguldür ki talihsizliklerinin nedenleri hakkında düşünemez, doğanın bahşettiği nimetleri bilemez haldedir! Medet umulan akademi ise bir kez daha aklın ve halkın karşısındadır. Dizgin; sizlerle birlikte sorgulayacak, arayacak ve bulacaktır.
Dizgin Unutmuyor ve Hatırlatıyor…
Bizler Türkiye’nin ciddi bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bu potansiyel aydınlanmacı iradenin bize sunduğu dayanışmacı, laik, ulus devlete bağlı, ekonomik rol modellerini incelemiş bir üçüncü bakıştır. Gün geçtikçe umudunu kaybeden ve bu satırları okuyan yurttaşlara sesleniyoruz. Çaresiz değilsiniz bizler hem kendimiz hem sizler için doğru zamanı bekledik. Cumhuriyetin fikri iklimi alternatifsiz olamaz. Bizler yeni dogmaları yaratmak üzere değil aradığınız, beklediğiniz ifadeleri size sunmaya geliyoruz. Sabırsız ve öfkeli olduğunuzu biliyoruz, hangimiz değiliz ki?
Her şeye rağmen şu unutulmasın: Nesnel ve tinsel çöküş, korku ve güçsüzlükle başlar. Bu tavır asla bizlere yakışmaz. Düşsek dahi ayağa kalkıp silkinmek ve yeniden koşmak mecburiyetindeyiz. Asla şüphemiz yok, bu ülkeye ve kendimize inanıyoruz.
Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Dizginlere Sahip Olmak Zorundayız!